BLOG

HORON DERSLERİ

Horon , horan olarak ta bilinir. El ele tutuşulup sıra ya da halka oluşturularak oynanan halk oyunu. Özellikle Doğu Karadeniz yöresinde yaygındır. ‘ Horum ‘ , ‘ Horom’ , ‘ Horun ‘ , ‘ Foran ‘ gibi adlarla da anılır. Çoğunlukla erkekler tarafından oynanır. Ama ‘ kız horonu ‘ ‘ kadın horonu’ ve ‘ sallama ‘ gibi kadınlar tarafından oynanan horonlarda vardır. Bunların çoğu , erkek horonlarına göre daha yumuşak olarak ve çömelme figürüne yer verilmeden , özel türküler eşliğinde oynanan ‘ nanay’ türündedir.Ayrıca ‘ rahat horon’ , ‘ alaca horon ‘ diye bilinen ve eşler ya da yakın akrabaların kadın erkek birlikte oynadıkları karma horonlar da görülür. Bunlarda çömelmeden , düz yürüme biçiminde oynanan oyunlardır. Horonda oyuncu sayısı 2-8 arasında değişebilir. ‘ Kılıç horonu ‘ , ‘ bıçak horonu ‘ gibi oyunlar 2 kişiyle oynanır. Şenliklerde çok sayıda insanın uzun bir dizi oluşturarak horon oynadığıda olur.

Horonu ‘ çavuş ‘ ‘ horoncu başı ‘ ya da ‘ horon başı ‘ yönetir. Çalgıcıda dışarıdan oyunun genel görünüşünü düzenler ve çeşitli komutlar vererek oyuncuları yönlendirir. Horon belli bir sıra izlenerek oynanır. Yörelere göre değişen bu sıralamaya ‘ horon faslı ‘ denir. Kıyı bölgelerinde oyuna genellikle kemençe, iç kesimlerde ise davul,zurna ya da bağlama eşlik eder..  Artvin ve çevresinde eşlik için tulum, akordeon ve mey de kullanılır. Kadınlar kendileri için özel olarak çalan bir kemençeci çalamazlarsa tef,darbuka hatta tencere ve güğümle tempo olarak oynarlar. Horonda dizi oluştururken halay ve barda olduğu gibi omuzdan tutulmaz. İki kişiyle oynanan horonlar da ise el ele tutuşmak söz konusu değildir. Oyun sırasında vücudun ustalıkla, titretilmesi , diz kırma, sağa sola açılma , öne eğilirken ellerin aşağı indirilmesi , ellerin yukarı kaldırılması , tepinerek , çömelerek , yürüyerek yapılan hareketler horonların belli başlı figürleridir.

TARİHÇE

Oğuz Türkleri 12. Yüzyıldan itibaren sürekli ve yoğun bir şekilde Karadeniz yöresini yurt tutmaya başlarlar. 200 yıl içerisinde bu olgu tamamlanır. Tüm Karadeniz yörelerini fetheden ve Türkleştiren Oğuz Türklerinden  ÇEPNİLER , bu yöreyi kıyı çizgisine paralel olarak doğu- batı yönünde fethederken Anadolu’nun iç kesimlerinden de diğer Türk boy ve oymakları Erzincan, Gümüşhane ve Harput dolaylarından sahile akmaya başlarlar. 1461 yılı başlarında iç kesimlerden gelen 100000 Çepni Türk’ün Giresun-Trabzon arasına yerleştirildiğini yine  Yavuz Sultan Selim’in Trabzon da Şehzadeliği sırasında İran’dan Şah İsmail’in kılıcından kaçan Akkoyunlu Türklerinde Rize-Trabzon arasında ki yörelere yerleşmişlerdir. Yöreye yapılan bu tarihi göç Doğu Karadeniz’in kısa bir zaman içinde Türkleşmesini sağlar.

Türkler Doğu Karadeniz bölgesine yerleştiklerinde yabancı olmadıkları bir doğa parçasıyla karşılaşırlar. Yöre çok engebeli , sarp , dik ve dağlıktır. Öte yandan bölgeyi kuzey yönünde baştan başa kuşatan , sürekli dalgalı ve hırçın bir deniz vardır. Bu acımasız özellikleri içeren bir doğa üzerinde mücadele veren insanların tipik yöreye özgü Folkloru ve Halk oyunlarıda böylece oluşur. Yunan ‘ Zogos ‘ kelimesi ile büyük bir benzerlik gösteren horonun nereden geldiği hakkında bazı fikirler ortaya atılmıştır. Bunlardan birisi Yunanlıların Karadenizin doğu sahillerinde yerleşmiş olması, bir diğeri ise, horonun kemençe gibi Cenevizlilerden kalmasıdır. Fransız oyunu ile Doğu Karadeniz oyunu arasında şaşırtıcı bir benzerlik vardır.

HORONLAR 3 BÖLÜMDEN OLUŞUR.
maxresdefault

DÜZ HORON : Horon oynanmaya başlarken ağır tempoda oynanır. Bundan dolayı oyunun bu bölümüne ‘ ağır horon ‘ denir. Oyun halkası saat ibresinin tersi yönünde döner. Söylenen türkülere ellerle tempo tutulur. Müzik ne kadar yüksek tempolu çalınırsa , oyuncularda o kadar kıvrak ve hareketli olurlar. Ritim arttıkça vücut dikleşir, kollar yukarıya kalkar, gelen komuta ‘ yenlik yenlik ‘ , ‘ alaşağı ‘ ya da ‘ ufak ufak ‘ diğer oyuncularda uyarılarak doğrudan sert bölüme geçirilir.

YENLİK BÖLÜMÜ : Kollar aşağı iner, dizler kırık ve bel kısmı dizlerin açısında öne doğru eğiktir. Kol çıkarmalar ve omuz sallamalar bu bölümde ön plandadır. Adımlar geriye, yana ve öne basarak belli alan içinde gezinilir. Vücudun yapmış olduğu çalımlar yumuşak ve hafiftir. Oyunun ritmi düz horon bölümüne oranla biraz daha hızlıdır. Komutçudan gelen ‘ alaşağı ‘ ‘ kimola ‘ veya ‘ ıslık ‘ şeklinde gelen komutlarla sert bölüme geçilir.

SERT BÖLÜM : Diğer bölümlere nazaran hareketler daha sert ve canlıdır.  Omuz sallamalar daha seri, ayaklar yere daha sert basar. Oyunun en gösterişlisi , temposunun oldukça yüksek olduğu ve oyuncuların tüm yeteneklerini ortaya koyduğu bir bölümdür. Oyuna devam edilecekse tekrar düz horon bölümüne geçilir.

Horon kelimesinin etimiyolojisi hakkında üzerinde uzlayışa varılmış ortak bir kanaat bulunmamaktadır. Ansiklopedilerde hellence dans anlamına gelen ‘ khoros’ tan geldiği ifadesi yer alır. Bir başka teoride Trabzon ‘ da hasatı yapılmış tarlalarda , mısır saplarının kışın hayvanlara yem yapılmak için harmanlanmasıyla oluşan görüntüdür. Yan yana duran adamlar görüntüsü veren ‘ horom ‘ adı verilen bu mısır demetleri ( Lazcası = bardi ) nin bu oyuna isim babası olduğu düşünülmektedir.

KATEGORİLER